27 Ocak 2016 Çarşamba

Evimizdeki en ekolojik ve en tehlikeli ürünler

Haber 7'de burada yayınlanan yazı şöyle


Ekopolis Erkan Şamcı, insanın doğal yaşamdan uzaklaşmasının bedeli ile ilgili çarpıcı tespitlerde bulundu. Bozulan insan sağlığının sebepleri hakkında çarpıcı örnekler veren Şamcı, sağlık açısından en ekolojik ve en tehlikeli ürünleri de açıkladı.

Nursel Tozkoparan'ın röportajı
Güneş kendini göstermeye görsün parklar, bahçeler, sahiller hatta yol kenarlarındaki yeşil alanlar dahi insanlarla dolup taşıyor. Belki de beton binaların arasına sıkışmış hayatların göstergesi bu görüntüler… Çünkü insanlar birşekilde doğa ile ilişki kurmak zorunda. Şehir hayatı, insanı doğadan, çevreden, insani ilişkilerden, aile bağlarından uzaklaştırıp, yalnızlığa sürüklemektedir. İş hayatı, para kazanma, kariyer, eğitim derken hayat bir koşuşturmadan ibaret... Tabiki bu yoğun hayatta imdadımıza yetişen ürünler, yöntemler de var. Çamaşır, bulaşık makinaları, kuru temizleme, envayi çeşit temizlik ürünleri, ısınma ve ısıyı muhafaza etme, dekorasyon ürünleri, iletişim, ulaşım araçları gibi…
Hayatımızı kolaylaştırıyoruz derken aslında kendimizi zehirlediğimizin hiç farkında değiliz. İnsanlardan kopup hayvanları arkadaş, aile edinen azımsanmayacak kadar insan var. Boşanan, parçalanan aileler tüketim toplumunun ürünleri…

Eminim "Sen ne anlatıyorsun?" diye soranlarınız olmuştur. Haklısınız bu soruyu sormakla… Bir ziraat mühendisi olan kendi tanımıyla Ekopolis Erkan Şamcı ile tanıştıktan sonra yaşadığımız hayatın bizi nasıl yorduğunu, maddi manevi nasıl tükettiğini farkettim. Doğal yaşamdan uzaklaşmanın bedellerini çoktan ödemeye başlamışız bile… Ama geriye dönmekte çok zor…
İşte Erkan Şamcı ile ekolojik yaşam üzerine uzun bir sohbet ettik… Yeni çıkan "Ekolojik Temizliğin Kitabı, Sağlıklı Yaşam için Doğal Temizlik Önerileri ve Pratik Uygulamalar" kitabından başladık, insan ilişkilerinden çıktık…

- Bu arada en ekolojik ürünün sirke ve karbonat olduğunu öğrendim." Bana sirke adam, karbonat adam derler. Eğer elimde benim sirke ve karbonat varsa o benim hijyenime de, temizliğime de, kişisel bakımıma da, evime de, bahçeme de, börtü böceğe de her şeye kâfidir" diyor Erkan Şamcı…
Nasıl mı? Cevabı röportajda…    

İNSANLAR DOĞA İLE İLİŞKİSİNİ BİR ŞEKİLDE KURMAK ZORUNDADIR

Ekolojik yaşamdan ne anlayalım?
- Ekolojik yaşam, insanın çevre ile olan ilişkisini anlatır. Yani merkezde insan, çevrede de doğa var. Ama bugünkü hızlı şehirleşmede insan için öngörülen yaşam koşullar, insanın yaşamına aslında uygun değil.

İnsanların şu anda yaşadığı hayat nedir peki?
- Maalesef vahşi bir kapitalizm var ve tamamen para odaklı bir sistem var. Bu para odağının içerisinde insan;  sadece bir vasıtadır. Daha da açmak gerekirse insanları büyük merkezler etrafında toplayıp üretime katıp, o üretimle, o çarkla çıkan hâsılanın, gücün, paranın, bir kısmını bu insanlara yem olarak vermek. Diğer büyük bölümünün patronlar tarafından yenmesidir. Gerçek realite budur.

Yani merkezde insan değil para var…
- Evet, para var. İnsan da sadece o paranın elde edilmesinde araçtır. İnek çiftliği ya da tavuk çiftliğinden bir farkı yok.

EV İNSANLAR İÇİN DİZAYN EDİLMİŞTİR, HAYVANIN YAŞAMASI İÇİN UYGUN DEĞİLDİR
-  Ama bizim çevremizde doğa yok, şehir var. Bu şartlarda yaşamak zorundayız…
-  Ben de merkezde oturuyorum, benim olduğum yerde de tarla, orman yok. Ama teras var, bahçe var, bir saksı çiçek var ve insan var. İnsanlar doğa ile ilişkisini bir şekilde kurmak zorundadır.

- Bu bir ihtiyaç olduğu için de insanlar hava güzel olduğunda sahillere, parklara koşuyorlar. Bir karış yeşilliğin içinde 50 kişi oturuyorlar, piknik yapıyorlar. Semaverler kuruyorlar, mangallar yakıyorlar doğa ile ilişki içine giriyorlar. Çünkü betonun içine tıkılmış insanlar…
-  Bir de "biz doğaya gidemiyoruz doğa bize gelsin" diyenler var.

-  Onlar ne yapıyorlar?
-  Saksıda çiçek alıp evlerine koyuyorlar. Özgürlüğün sembolü olan kuşu kafese koyuyorlar. "Gel ben seni seviyorum sen benim karşımda kafeste dur" diyor.  Bu nasıl bir sevgiyse? Bu bana sapık bir aşk gibi geliyor. Ya benimsin ya kara toprağınsın gibi. Yani sevdiğini kafesin içerisini koyup sadece kendine ait yapıyor. Hâlbuki sevgi ona özgürlük tanımaktır.

Yani evde hayvan beslenmesini doğru bulmuyor musunuz?
- Asla... Ev insanlar için dizayn edilmiştir, hayvanın yaşaması için uygun yer değildir. Ne kedi, ne köpek, ne kuş ne başka bir hayvan.

- Size göre hayvan severler, hayvanları sevmiyorlar, eziyet ediyorlar o zaman…
- Her canlının kendisine özel bir yuvası olması lazım. Yani ayının, kurdun, kuşun, hepsinin ayrı bir yuvası vardır. Ev insanındır. Mesela kedi, kendinden başka cinslerle aynı evi paylaşmaya kalktığı zaman bunalıma giriyor koltukları tırmalıyor.

- Köpek psikologları, hayvan psikologları çıktı. Çünkü onlar da insan gibi davranmaya başladılar. Özellikle bir kısım şehir insanları çocuk yapmak yerine kedi köpek beslemeyi tercih eder oldu. Özellikle köpek besliyorlar, köpeklerine "yavrum kuzum, evladım" diyorlar. Onlara göre elbise alıyorlar, doğum günlerini kutluyorlar. Yani onları çocukları gibi zannediyorlar. Biz demiyoruz ki, kimse hayvan sevmesin ama bu çizgiyi güzel koymak lazım. Eğer kendi çocuğun yerine kediyi köpeği koyuyorsan bir problem var demektir. Nitekim de var.

SOKAK HAYVAN DOĞURMAZ
"Hayvan severler, hayvanlara doğal ortamlarında sahip çıksınlar" diyorsunuz…
- Gayet tabi. Bana hiç kimse diyemez ki ben kuşu seviyorum onu kafeste tutuyorum. Öyle bir şey yok. Seviyorsan onu bırak.

Ama onların da kendi gerekçeleri var, dışarıda yaşayamayacağını falan söylüyorlar...
- Her şeyi kendi şartı içinde düşünmek lazım ama şehir hayvanlarla beraber insanların yaşadığı bir ortamdır. Sokak hayvanı diyoruz ama sokaklar hayvan doğurmaz. O sokak hayvanı falan değil. O hayvan, o sokakta yaşayan insanların sorumluluğunda olması gereken hayvandır. Eğer o hayvan yazın susuzsa ve açsa bütün vebali o sokakta yaşayanlarındır. Benim vebalim yok diyemezsiniz. Çevrende bulunan bütün canlılara aynı duyarlılıkla yaklaşamazsan zaten yeterince insan olamamışsın.

BALKON SEBZECİLİĞİNİ TÜRKİYE'DE İLK BEN BAŞLATTIM
Peki, evde çiçek yetiştirilmesine, balkonda sebze yetiştirilmesine karşı mısınız?
- Bilakis destekliyorum, balkon sebzeciliğini Türkiye'de ilk ben başlattım. "Pencere önü bostanları "diye patentli buluşumdur. Apartman insanlarını, betonun içinde sıkışmış altı üstü, sağı solu betonlarla yapılmış sözüm ona güvenlikli sitelerde yaşayanları doğayla haşırneşir etmek için bulduğum bir sistemdir.

Ekolojik hayat sadece doğayı değil, insan ilişkilerini de kapsıyor.
- Her şeyden korkan, "1+1 hayatlar" diyorum bunlara, yalnızlaştırılmış, kimsesizleştirilmiş, anneden babadan, anneanneden babaanneden, ailenin sıcaklığından, ailenin paylaşımından uzaklaştırılmış, ya öğrenci ya bekar, yüzde 90'ı da boşanmış hayatların oranı gün geçtikçe artmakta. O kadar boşanmış insan var ki, kadın da erkek de artık o 1+1'leri arayıp buluyor. Orada o yalnızlıklarını yaşıyorlar. Sözüm ona belli konforlar içerisinde tek başlarına hayatlarını sürdürmek zorunda kalıyorlar. İşte ekolojik hayat, insanın çevresiyle ilişkisidir.

APARTMANDAKİ MANTOLAMA EVİNİZİN NEFES ALMASINI ENGELLİYOR
Şehir insanımız nerede hata yapıyor?
- Fiziki olarak betonların içerisinde. Beton iyi bir yuva malzemesi değildir. Eskiden daha iyi malzemeler vardı. Evler kerpiçten yapılırdı. Ve badana yapılırdı o badana da kireçti. Gerekli ihtiyaç olan hijyeni sağlar ama aynı zamanda hava geçişini de sağlardı. Evler nefes alırdı. Uyuduğunuz zaman dinlenirdiniz. Evlerde bu kadar çok elektro manyetik kirlilik yoktu.

Günümüz şartlarında kerpiç evde oturmamız, badana yapmamız mümkün değil ama.
- İnsanlara hiçbir bilgi vermeden o insanların parasını alıp bir şeyler satıyorsunuz ama o sattığınız şey o insanın hayatını kolaylaştırmış gibi görünürken aslında o insanı sırtından bıçaklıyorsunuz, zehirliyorsunuz. Onun yaşam kalitesini bozuyorsunuz. Evler de böyle. İnsanlarımız bilgi sahibi değil. Ben televizyon programlarına tulumla çıkıyorum. O benim savaş üniformam. Savaştığım kişiler ya da kurumlar da insanlarımıza gerekli bilgi vermeden onların parasını alan insanlara yapmadıklarını yapmaya çalışıyorum.

Ne yapmıyorlar?
- Yeterli bilgiyi verip insanlara o tercihi sağlamıyorlar. Hiç kimse bilmiyor kullandıkları deterjanın elbiselerini yıkadıklarında o çocuklarının o elbiseleri giydiklerinde zehirlendiklerini. Ben diyorum ki bu evi alıyorsunuz ama bu ev nefes almıyor. Bu evde güzel gibi gördüğümüz bu boya aslında evin içerisini bir gaz odası haline getiriyor. Size zehir kusuyor. Sizin çok iyi bir şey zannettiğiniz apartmandaki mantolama evinizin nefes almasını engelliyor. Bütün zehrin dışarı değil de içeri girmesine sebep oluyor. Siz enerjiyi tasarruf ederken aslında siz hayatınızdan, ömrünüzden tasarruf ediyorsunuz, kısaltıyorsunuz. Burada önemli olan enerji tasarrufu değildir. Tek önemli olan şey vardır o da insanın canıdır.

Ama bilsek ne yapabilirizki… Siz biliyorsunuz, kerpiç evde mi yaşıyorsunuz?
- Kerpiç evde yaşamıyorum ama nefes alan bir evde yaşıyorum.

VAHŞİ KAPİTALİZM, PARA KAZANACAĞI KONUDA TALEP GÖRÜRSE, ONU YERİNE GETİRİR

Peki çözüm?
- Vahşi kapitalizmin en önemli özelliği; eğer para kazanacağı bir konuda talep görürse onu yerine getirir. Eğer bizim insanımız gerekli bilince sahip olur da bu tarz şeyleri talep ederse o vahşi kapitalizm paranızı almak adına size kerpiçten de ev yapacaktır. Size ekolojik deterjan da yapacaktır. Gelişmiş ülkelerde bu görülmüştür.

Talep üzerine ekolojik üretim yapıldı mı hiç?
- Kutu sütleri istemiyoruz, cam şişede süt istiyoruz dedik 5 tane cam şişede süt satan firma çıktı. Pet şişelerde su zararlı dedik insanlar artık pet şişelerde su içmemeye başladı. Neden? Talep oluşuyor. O talep ne demek firmalar için para demektir. Mutlaka onu yerine getireceklerdir.

Peki siz tamamen ekolojik bir hayat yaşıyor musunuz?
- Evet.
Merak ettim doğrusu siz nasıl bir evde oturuyorsunuz?
- Ben müstakil eski bir evde oturuyorum. Eski olmasının esprisi; nefes alan, üzerinde yeni cila olmayan, eski sistemle yapılmış, camları tekli ve plastik malzemeden olmayan yani ahşaptan olan bahçe içerisinde bir evde oturuyorum.


KANSER HASTALIĞINDAKİ PATLAMA İLE KİMYA FABRİKALARININ ÜRETTİKLERİ ÜRÜNLERDEKİ PATLAMA SENKRONİZEDİR

Kanser hastalığının bu kadar yaygınlaşmasının kullanılan kimyasallarla bağlantısı var mı sizce?
- Doğrudan bağlantısı var. Çünkü geçtiğimiz 50 yıl içerisinde kimyasallar hayata o kadar ağır bir saldırıda bulundu ki 80 binin üzerinde yeni kimyasal madde bulundu ve insan hayatına sokuldu. Bu kanser hastalığındaki patlamayla kimya fabrikalarının ürettikleri ürünlerdeki patlama senkronizedir. Önce kimyasal maddeler hayata girdi hiç kimse ne olduğunu bilmeden onları bir kolaylık olarak kabul etti. Teflon tavalar yapıldı, yapışmaz çok güzel denildi, şimdi anlaşılıyor ki teflon tavalar kanser yapabiliyor.

Maalesef insan ilişkilerindeki ekoloji de bozuldu.
- Günümüzde bütün her şey para için yapılıyor. Biz bu zararlı kimyasalları, bizi zehirleyecek malzemeleri alabilmek için çok daha fazla çalışmalıyız. Karımıza, çoluğumuza çocuğumuza, kocamıza daha az zaman ayırmalıyızki onlara para yetiştirebilelim...
- Kredi kartlarımızda yumuşatıcılar, deterjanlar, yeni cilalanmış mobilyalar, yeni evler alabilmek için borçlanmışızdır onları finanse edebilmek için daha çok koşturmak zorundayız.

GERÇEK EKOLOJİK YAŞAMI, TEVEKKÜL ETTİĞİN ZAMAN YAŞAMIŞ OLURSUN

Gerçek ekolojik yaşamı nasıl yaşayabiliriz?
- Tevekkül ettiğin, yeter dediğin, ihtiyacım yok dediğin zaman yaşamış olursun. "Benim ihtiyacım bu zehirlere değil ben bir sabunu rendelerim evimin bütün temizliğini de görürüm sene de de nereden bakarsan 5000 lira tasarruf ederim" dediğin zaman. Üstüne üstlük de çocuğumla daha çok oynarım, karımla daha çok ilgilenirim, onlarla daha çok kaliteli zaman geçirebilirim. Hobilerime, sevdiğim şeylere daha çok zaman ayırabilirim demek aslında çok kolay.

EKOLOJİK HAYAT EKONOMİK HAYATTIR

- Yani ekolojik hayat ekonomik hayattır diyoruz çünkü gereksiz bir sürü şeyi almıyorsunuz. Hem zehire para vermiyorsunuz o paranız cebinizde kalıyor. Hem de para için sabahın nurlarında, kalkıp küçücük bebekleri kreşlere bırakmak zorunda kalmıyorsunuz.
- Maalesef anneler, babalar işe koşarak, bu kadar zorlukla kazanılan parayı üzerindeki cilasıyla zehirleyen bir masa almak ya da tabakları bir çırpıda yıkıyor diye tabakların üzeri bir kat zehirli olan deterjanlara para yetiştirmek, dışarı çıkıldığı için daha iyi giyinmek için para yetiştirmek zorundalar.

HİJYEN DİYE BİRŞEY YOKTUR, BUNU HAYATIMIZA SOKANLAR EN BÜYÜK SAHTEKÂRLARDIR

Anneannelerimizin dönemindeki temizlik mi, günümüzde kimyasallarla yapılan temizlik mi daha hijyendir?
- Hijyeni hayatımıza ve bu kelimenin arkasındaki yapılması gereken işleri hayatımıza sokanlar dünyadaki en büyük sahtekârlar, dünyanın en kötü insanlarıdır. Hijyen diye bir şey yoktur. Onlar bir takım kimyasalları bizim satın almamız için bir şeylerden korkmamız gerektiğini çok iyi biliyorlar. Onlar sürekli korkular üretirler. Bunların en başarılı oldukları korkuların başında da mikrop, bakteri, hijyen ihtiyacı geliyor. Halbuki dünyada ekolojik hayat ya da dünyanın doğal dengesi içerisinde mikrop, bakteri gibi her şeye fazla ihtiyacımız vardır. Dünyada öyle muhteşem bir hijyen düzeni vardır ki, insanların bunun dışında yapacakları her şey bırakın hijyeni, hijyen adına diyelim ki anti bakteriyel sabunlar kullandınız elinizdeki bakterileri öldürdüğünüzü zannedersiniz ama aslında kendini mutasyona uğratmış, başa çıkmamız çok zor olabilecek süper bakteriler üremesine sebep olursunuz.
EN BÜYÜK HİJYEN KAYNAĞI GÜNEŞTİR

Temizlik için kullanılan kimyasallarla yeni bakteriler mi üretiliyor?
-  Gayet tabi. Normalde gereksiz antibiyotik kullanmak da böyle bir şeydir.  Yeni mikrobu gereksiz öldürdüğünüzde mikrop kendisini mutasyona uğratır ve sizin başa çıkamayacağınız yeni mikroplar üretir. Oysa ki dünyanın kendi doğal düzeni içerisinde en büyük hijyen kaynağı güneştir. O balansı sağlar. Lüzumsuz olanlar ölür lüzumlu olanlar kalır.

DOKTORLAR İLAÇ FİRMALARININ BOROZANIDIR

Ama doktorlar güneşten de korunmamızı söylüyorlar. Siz de tam aksini…
- Doktor sadece bir ağızdır. Açılıp kapanan ve göğsünde Doktor Ahmet, Doktor Ayşe yazar. O ağız açılıp kapanırken arkadan birisi sufle verir, o doktorun sesi değildir. O ilaç firmasının sesidir. Doktorlar ilaç firmalarının borozanıdır. Doktor tıp adına çok az şeyden anlar. Bugün doktorların yüzde 99'una en basit madde olarak Aspirin nedir desen bilmez, anlamaz da.

Doktorlara haksızlık yapmıyor musunuz?
- Kendi branşı ile ilgili basit şeylerden anlarlar. Onlara eli çantalı, siyah giyimli ilaç firmalarının elemanları gelir. Bu elemanlar doktorlara on dakika çantanın içerisindeki ilacın kerametlerinden bahsederler. Bir saat de o doktoru o sene nereye tatile göndereceklerinden, bu ilacı satmaları halinde ne kadar komisyon ödeyeceklerinden, doktorun arabasının lastiklerini nasıl değiştireceklerinden, çocuğunun okul taksitini nasıl ödeyeceklerinden bahsederler. Doktor kendisine kâğıt kalem bile almaz. Kırtasiye ihtiyaçlarını bile onlardan karşılarlar.

Ama doktorları kızdıracaksınız?
- Kendi içlerinde de bu öz eleştiriyi yapabilen ve bunu böylece söyleyebilen, o ilaç firmaları geldiğinde kapısından kovan gerçekten Hipokrat yeminini yüreğiyle etmiş doktorlarımız da var. Ama diğer kısmı günde eğer 5 tane asgari ücretlinin kazandığını kazanmazsa o günü kötü geçirdiğini düşünen doktorlardır. Dünyadaki insan ölümlerinin %36'sından direkt doktorlar sorumludur. İşini iyi yapan işini kötü yapan vardır,  iyi insan kötü insanlar vardır. Onun doktor olması onu iyi insan yapmaz. Doktor olması o insanı doktor da yapmaz. Mezun olabilir, iyi de bir insan da olabilir, etik değerleri de olabilir. Kendisini sürekli yenilemesi gereken bir meslek gurubudur. 1940'larda doktorlar astım hastalarına sigara yazıyordu. Sigara iç geçer diyorlardı.

Aaa… Gerçekten mi?
- Gayet tabi. Tıp gelişiyor. Doktorlarımız bu kadar iyi olsaydı kanser hastalığıyla ilgili bugün bu savaşı ben bir ziraatçı olarak vermiyor olurdum yanımda doktorlar olurdu. Çünkü her hasta bu sektör için bir müşteridir. Yıllarca bize tereyağı yedirtmediler margarin yedirttiler. Yıllarca et, yumurta yedirtmediler. Neye dayanarak yaptılar? Bu ilaç firmaları ne istiyorsa onu yapmak zorundalar. Sistem buna dayalıdır. Çünkü tıp fakültelerini, tıbbi kuruluşları İlaç firmaları finanse ediyor…
- Bir deterjan firması düşünebiliyor musunuz ki sadece leke odaklı çalışıyor. Diyor ki halı deterjanı yaptım halınızı bununla silin halınız tertemiz diyor. Ben de diyorum ki bununla halıyı silersem bunun da üzerinde yalın ayak bir çocuk gezerse bu çocuk ölür. Adam "benim sorunum değil ben halıdaki lekeyle ilgiliyim. Ben halıyı temizlerim dedim temizledim çocuk ölmüş bana ne" diyor.  Leke odaklı çalışıyor ama insan odaklı çalışmıyor. Bizim çabamız insan odaklı olabilmek…


BİR NEVİ ETİKET OKUYUCULUĞU YAPIYORUM

Kendinize bir misyon edindiniz…
- Benim misyonum şehir insanında kendi üzerinde oynanan oyunlarla ilgili olarak bir farkındalık yaratmaktır. Yani ambalaj altına alınmış gıdaların zararlarını anlatabilmek. Onlar adına aslında yaptığım bir nevi etiket okuyuculuğudur. Onlar adına o etiketleri okumak çünkü o etiketler sıradan insanların okuyacağı şeyler değil. Toplumların okuma ve anlama düzeyinin genel ortalaması ilkokul 3'tür. Bu %90'ı üniversite mezunu olsa bile anlama düzeyi bu düzeydedir. Onlar adına bunu okuyup bu muhataplarımıza, ev kadınlarımıza, annelerimize, teyzelerimize onlar adına onları yorumlayıp özetlerini onlara anlatmak. Hayatlarını daha düzgün, daha sağlıklı yaşayabilmeleri adına onlara bazı püf noktalarını paylaşabilmek.

-  Kitabınızda "evinizde zehirli bir gaz odası olabileceğini hiç düşündünüz mü? "diyorsunuz. Ne demek istiyorsunuz?
-  Evde 4-5 tane büyük insanın dahi farkına varmadığı gerçekten birebir gaz var. Eski evlerde tuvalet ve mutfak evin dışında olurdu. Aslında tuvalet de bir gazdır. Biz de tuvalete gittiğimizde gaz çıkarırız. Bu baya bildiğiniz doğal gazdır. Ama mutfakta çıkan doğalgazın bizatihi kendisidir. Evde yemekler pişmiyor mu? O çıkan gaz nereye gidiyor zannediyorsunuz. O, evlerin içinde kalıyor. Mantolaması yapılmış, çift camlı yapılmış bir evde o gaz kalıyor. Bitmedi evdeki kötü kokuları gidermek için artık makinelerle 10 dakikada bir pıs pıs evin içerisine zehir veren ama bunu bahar kokusu altında ‘kitaptaki deyimimle' evin içerisine bu gazları verebiliyor. Bitmedi yapılan mobilyaların üzerine konulan cilalar ortalama 5 sene ısındıkça evin içerisine gaz verir. İnşaat kimyasallarıyla yapılmış binalarda betonlar 10 sene yine evin içerisine gaz verir. Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz.

KURUTEMİZLEME ÇOK ZEHİRLİDİR

Kurutemizleme de mi yanlış?
- Kuru temizlemeden elbiselerinizi alıp evinizin içerisine astığınız zaman o kuru temizlemede kullanılan çok ama çok ağır kimyasallar kumaşın üzerinden ev sıcaklığında evin içerisine yayılır. O inanın birazcık daha fazla olsa insan bile yaşamaz. O yüzden kuru temizleme yapılabilecek en büyük hatalardan bir tanesidir. Kuru temizleme çok zehirlidir.

Ama yaşadığımız hayatta kurutemizleme kaçınılmaz…
- Eğer vazgeçemiyorsanız kuru temizlemeden gelen elbiselerinizi derhal naylonlarından çıkartarak balkonda en azından 2 gün havalandırmanız lazım. İşte benim yapmaya çalıştığım bu püf noktalarıyla, bu pratik noktalarıyla ilgilenmek. Benim işlerimden bir tanesi de ekolojik olarak düşünürlük yapmaktır. Elim çenemde bu insanlar için ne yapmalı diye bunu düşünmektir. Yani tımarhanenin bahçesinde olan o heykel var ya işte zamanımın birçoğu da öyle geçiyor. Sorunları tespit edip o sorunları çözümleriyle beraber insanlarımıza çözüm yolları önermeyi görev biliyorum.

Siz bu kadar kimyasallarla ilgili olumsuz konuşurken firmalardan tepki ya da tehdit aldınız mı?
- Hayır, ama şiddetle istiyorum.
- Bu tarz bir tehdit veya hukuksal olarak bir girişim başlatmalarını ümit ediyorum. Eğer böyle bir şey onlar tarafından başlatılır ise ben savlarımı mahkeme huzurunda ispat edip onların bu zararlarını kökten kesmek, Türkiye'ye zarar veren bu firmaları gerçekten bu ürünleriyle beraber insanı tavlada yendiğiniz zaman koltuğunun altına tavlayı verirsiniz gönderirsiniz, onları da bu ürünleriyle beraber göndermek istiyorum. O deterjanları onların koltuk altlarına verip bu memleketten göndermeye çalışacağım.

HERKES HAMİLEYMİŞ GİBİ YAŞASIN

Makine ile temizlik mi, el ile temizlik mi?
- İkisinin de yeri var. Şimdi kadınlık başka bir şey annelik başka bir şey. Annelik hastalıklı bir durumdur. Bütün anneler için çocukları açtır ve üşüyordur. Bu hassasiyet bu çocukların korunmasında olduğu gibi çevrenin korunmasında, ekolojik yaşamın korunmasında anne hassasiyetine ihtiyacımız var. İşte o yüzden kampanyalar düzenlemek istiyorum. Ekolojik olarak ‘Hepimiz Hamileyiz' demek istiyorum. Hamile gibi davranmak, hamile gibi kimyasalları reddetmek, ilaçları kullanmamak, evin içerisine kimyasallar sokmamak, kuaförlere gitmemek, kozmetikler kullanmamak, hamile kadın hassasiyetini hayatımızın rutini haline getirdiğimizde kadın ve erkek olarak aslında bir sürü şeyi kökten çözmüş olacağız. Herkes hamileymiş gibi yaşasın.

EN TEHLİKELİ KİMYASALLAR, MAKYAJ MALZEMELERİDİR
-  Makyaj malzemeleri, kişisel bakım ürünleri de tehlikeli mi?
-  En tehlikeli kimyasallar makyaj malzemeleridir, kişisel bakım ürünleridir. Çünkü derimiz en büyük ağızımızdır. Deriye sürülen herşey büyük bir hızla vücuda çekilir. O yüzden bir sloganımız var "yemediğiniz hiçbir şeyi elinize de, vücudunuza da, hiçbir yerinize de sürmeyin". Yani yenilebilir şeylerden bazı kozmetikler yapmak mümkündür. Bunu araştırsınlar. Benim bu konudaki önerilerimi takip etsinler. Çünkü kozmetikler, boyalar geçici olarak onu güzel gibi gösterir ama alt yapısında onu çok çirkinleştir. Unutmasınlar ki, her kadın ömrü boyunca 4-5 kilo ruj yer. Oysa rujun içerisinde 28 tane çok ağır zehir vardır. Gözlerinize sürdüğünüz rimelde arsenik vardır. O yüzden diyorum yoğun kozmetiklerle uğraşmak kaş yapayım derken göz çıkarmaya benzer. Güzel olayım derken çirkin olmak hatta onun da ötesinde hastalıklı olmak durumunda kalır.

EN EKOLOJİK ÜRÜN SİRKE VE KARBONATTIR

En ekolojik temizlik ürünü nedir?
- Beni tanıyanlar çok iyi bilir. Bana sirke adam, karbonat adam derler. Eğer elimde benim sirke ve karbonat varsa o benim hijyenime de, temizliğime de, kişisel bakımıma da, evime de, bahçeme de, börtü böceğe de her şeye kâfidir.

Sirke ile neler yapabiliriz?
- Sirke dünyadaki en büyük dezenfektanlardan bir tanesidir. Arındırıcıdır.
- Çamaşır makinesinde yumuşatıcı yerine sirke kullanın. Bulaşık makinesinde parlatıcı yerine sirke kullanın. Duştan son çıkarken bir maşrafanın içerisine bir çay bardağı sirke koyup başınızı onunla durulayın. Masaları ve çocuk oyuncaklarını mutlaka sirkeli su ile silin. Sirkenin kendisi bir bakteridir dolayısıyla başka bakterilerin oluşmasına izin vermez. Ellerinizi yumuşacık yapar, yaralarınızı kapatır. Sirke ile silinmiş yerde börtü böcek gezmez.

Peki karbonatla?
-  Karbonat da ikiye ayrılır sodyum karbonat, sodyum bikarbonat. Bir tanesi yeme içme olarak kullanılan karbonat,sodyum bikarbonattır. Sodyum karbonat da çamaşır sodasıdır. Çamaşır makinesinde kullanıldığında suyu yumuşatır. Ayrıca su yumuşatıcı kullanmaya gerek yoktur. Kullandığınız sabunun köpürmesini artırır, kirlerin yumuşama düzeyini arttırır, serptiğinizde böcek ilacı olur. Eğer bir süngerin üzerine sürerseniz tavalarınızın tencerelerinizin dibindeki lekeleri kolayca çıkarabilirsiniz. Dişlerinizi fırçalarsınız. İçtiğinizde vücudunuzdaki PH dengesini ayarlar.
- Sizin alkali diyet olarak çok sağlıklı yaşamanızı sağlar. Yüzünüze peelink yaparsınız, temizlersiniz. Karbonat Allah'ın verdiği en büyük nimetlerden bir tanesidir. Asılda bir tuz türevidir ve tamamen doğal bir malzemedir. Tamamen ucuz bir malzemedir.

DİŞ MACUNLARINI BU RÖPORTAJI OKUYANLAR ASLA KULLANMASINLAR

Köpüren malzemeler bizim için kalitelidir. Doğru mu?
- Yanlış bir bilgi maalesef. Sabunun dışında köpüren malzemeler iyi malzemeler değildir. Bir şey köpürmeden temizlendiğini zannetmeyiz. İşte o yüzden de ağzımızdan köpükler çıkararak dişlerimizi fırçalarız. Diş macunlarını bu röportajı okuyanlar asla kullanmasınlar. Ve şunu unutmasınlar ki, diş macunu içerisine şeker hatta şeker de değil tatlandırıcı katılmış deterjandan ibarettir. Başka hiçbir şey değildir.

DİŞLERİ BALLA FIRÇALAYIN

Dişlerin temizliğinde ne kullansınlar peki?
- Dişlerini balla fırçalasınlar. Ağızları bal yesin. Balın bütün şifası, koruyuculuğu, temizliğinden istifade etsinler. Yemedikleri hiçbir şeyi yüzlerine de sürmesinler, ağızlarına da almasınlar. Bütün mevsimsel gıdalardan inanılmaz derece faydalı kozmetikler yapılabiliyor. Çok büyük markalara çok büyük paralar vererek, rızıklarını bunlara vererek güzel olduklarını zannediyorlar. Hiç de güzel olmuyorlar. Kimyasal olarak kirleniyorlar. Allah bize bir vücut vermiş, evlatlar vermiş, çevre vermiş ve dünya vermiş. Saygı… saygı… saygı… edep… edep… edep… Edebimiz ve saygımız varsa kendimize de çevremize de, evlatlarımıza da, dünya da bu saygıyla davranmamız lazım. Bize sunulan televizyonda reklamları yapılan her şey ticari maldır. Bizim paramızı ve canımızı almaktan başka bir şey değildir. Bu üniformalı adam, bu yeşil fularlı adam savaşıyor onlar için. Ve savaşmaya devam edecek.


Kaynak: Haber7

Link: http://www.haber7.com/roportaj/haber/1015178-evimizdeki-en-ekolojik-ve-en-tehlikeli-urunler
0 yorum

Ersağ Ürünlerinin Pahalı Olduğunu İddia Edenlere Cevap

Bana gelen şikayetlerin en büyüğü Ersağ ürünlerinin pahalı olduğu yönünde. Bu şikayetlere tek tek cevap vermek yerine (sözlü olarak yine tek tek cevap vermeye devam ediyorum) bir yazı yazarak herkese hitap etmek istedim.

  • Ersağ ürünleri konsantredir. Konsantre ürün nedir? Nasıl kullanılır bilmiyorsanız kısaca şöyle anlatayım. Bir alıyorsunuz en az üç gibi kullanıyorsunuz. Yani kısaca sıkıştırılmış ürün demektir. O nedenle Ersağ ürünlerini damlalar ile veya ürün ambalaj kapakları ile kullanıyorsunuz. Bu nedenle ürünleri uzun süre kullanıyorsunuz.
  • Ersağ ürünleri dengi kalitedeki kimyasallarla üretilen ürünlerle hemen hemen aynı fiyattadır. Kimyasal ürünlerin üretim maliyetleri çok düşük olduğu halde ürünlerimiz dünya devi markaların kimyasal ürünleri ile hemen hemen aynı fiyattadır
  • Üye olarak ürünleri %10'dan başlayan indirimlerle alabiliyorsunuz. Üye olmak için tıklayın.
  • Ürünler çok amaçlı kullanımlara müsaittir
Ürünleri çevrenizde kullandığınız merdiven altı üretimlerle kıyaslamayın. Sağlığınız ne kadar önemli karar verin.
Not: amanla güncellenecek. Sizinde aklınıza gelen varsa yorum olarak ekleyin yazıya ilave edelim
0 yorum

Kaçınılması Gereken Cilt Bakım Maddeleri

Albert Einstein Tıp Fakültesi öğretim görevlilerinden Dr. Adam Friedman cilt bakım ürünleri satın alırken nelerden kaçınmamız gerektiğini özetliyor.

Sodyum lauril sülfat (SLS) ve amonyum lauril sülfat (ALS):

Cilt temizlik ürünlerinin köpürmesini sağlayan sentetik kimyasallar,
Kısa vadede ciltte ciddi tahrişe neden olabiliyor,
Uzun vadede vücutta birikerek toksik etki gösteriyor.

Parabenler:

Kimyasal koruyucular,
Cildi tahriş ediyor, alerjik tepkilere yol açabiliyor,
Uzun vadede toksik olabilir (meme kanseri tümörlerinde yüksek yoğunlukta paraben bulunmuş).

Polietilen glikol:

Kozmetik kıvam artırıcı,
Cildin doğal nem dengesini bozarak yaşlanmayı hızlandırıyor.
Neymiş? Cildimize bakalım derken onu bozuyor, zehirliyor ve en ilginci yaşlandırıyor olabilirmişiz. Umduğumuz sonuçlarla pek örtüşmüyor sanki…
0 yorum

19 Ocak 2016 Salı

İşte Klozetten Daha Kirli 10 Eşya

 Evinizde en çok bakterinin yaşadığı alanı sorsak muhtemelen aklınıza ilk gelen yer klozet olur. Ama aslında bu meşhur çamaşır suyu reklamlarından kafamıza işlenmeye çalışılan yersiz bir algıdan başka bir şey değildir.
Evimizdeki en kirli yerin klozetin kapağı ve içi olduğunu düşünürüz. Çocuklarımızın tuvalete girip çıktığında ellerini mutlaka yıkaması gerektiğini söyleriz.
Klozet kapakları üzerinde bakterilerin beslenebileceği gıdalar olmadığı için bakteri üremesine pek olanak vermezler. Bir de bizim kirli diye düşünüp sürekli temizlediğimizi düşünürsek, klozetler ev içindeki diğer kirli yerlere göre pek masum kalırlar.
Kirlilik, yüzeylerde bulunan mikroorganizma yani, bakteri, mikrop, küf , mite ,virüs gibi canlıların miktarı ile ölçülür. Klozetiniz evinizdeki en kirli yer değil , sürdüğünüz klorlu çamaşır suyu, emin olabilirsiniz ki size ve ailenize daha çok zarar veriyor. Kanserojen bileşikler içeriyor.
İşte Klozetten Daha Kirli 10 Eşya:
1. Buz
Restorantlarda kullanılan hazır buzların %70'i tuvaletinizdeki sudan daha fazla bakteri içeriyor.
2. Buzdolabınız
Klozetinizden daha fazla E.coli bakterisi içerir. Küfler de bolca bulunur.
3. Bilgisayar Klavyesi
Klozet kapağınızdan 300 kat daha fazla bakteri içermektedir.
4. Cep Telefonunuz
Klozet kapağından 10 kat daha kirlidir.
5. Halılar
Klozetten 4.000 kat daha fazla bakteri, küf, mite içerir.
6.TV Kumandası
Evinizdeki en kirli eşyadır. Üzerinde milyarlarca bakteri yaşar.
7.Yatağınız
10 yıl kullanılan bir yatak trilyonlarca ölü hücre ve mite'lar ile dolar.
8.Para
Paraların üzerinde ortalama 200.000 adet bakteri yaşar.
9.Çantanız
Çantanız, içine koyduğunu telefon, cüzdan vs. gibi bir çok malzemeden geçen bakterileri içerir. Yiyecek de muhafa ediyorsanız bakteriler iyice çoğalır.
10. Çalışma Masanız
Eğer düzenli olarak silinmiyorsa, gelen giden evrak, yediğiniz içtiklerinizden bakteriler dolar.
Bu bakteriler ile gün boyu beraber yaşarız, bir çoğuna bağışıklığımız vardır. Bu sebeple tuvaletlerde nasıl hijyen sağlayacağız diye kimyasal ürünler ve çamaşır suları kullanmamıza gerek yok.
Doğal bir temizleyici ile de temizleyebilirsiniz. Siz temizledikten kısa bir süre sonra havadan geçen bakteriler yine klozetinizdeki eski yerini alacaklar..
0 yorum

21 Kasım 2015 Cumartesi

Dünyayı Titiz Kadınlar Kirletiyor

Sadece bizden değil uzmanından da dinleyin.BİZ SÖYLEYİNCE DİNLENMİYOR . Temiz olun ama kullandığınız ürünlere dikkat ediniz. Çocuklarımızı çok seviyoruz sağlıklı yaşamayıda, peki kendinize ve çocuklarımıza bilmeyerek zarar veren anneler ne zaman bize kulak vereceksiniz?


0 yorum

10 Kasım 2015 Salı

Çamaşır Kokusu adlı ürünümüz satışa sunulmuştur

253 Kod Numarasıyla Çamaşır Kokusu adlı ürünümüz satışa sunulmuştur.

Özelliği : Çiçek, pudra ve yeşil orman kokularının hakim olduğu özel formülüyle çamaşırlarınızda hoş koku kalmasına yardımcı olacak bir üründür.

Kullanımı : Çamaşır makinesinin yumuşatıcı gözüne ürünün kendi kapağıyla 1 kapak ilave edilir.

Tercihe göre arttırılabilir.

Fiyatı: 19 TL
0 yorum

20 Eylül 2015 Pazar

Temizlik ürünlerini dikkatli kullanın, zehirlenmeyin

Marketlerin raflarını dolduran yüzlerce çeşit temizlik ürünü, bazen amacının tam tersine hizmet ediyor. Uzmanlar, ‘daha temiz’ iddiasıyla ortaya çıkan birçok temizlik maddesinin içindeki katkı maddelerinin sağlığı çok olumsuz yönde etkilediğini belirterek tüketicileri uyarıyorlar.

Sabun, jel, şampuan, çamaşır, bulaşık deterjanları, ev temizlik ürünlerinin, beyin, akciğer, karaciğer ve böbrek rahatsızlıkları başta olmak üzere birçok hastalığa yol açtığı belirtiliyor. Bu ürünler, içerdiği kimyasal maddeler nedeniyle yanlış, gereksiz ve aşırı miktarda kullanıldığında çocuklarda ciddi zehirlenmelere, solunum yollarında alerjilere, körlüğe, astım krizlerine ve baygınlığa neden oluyor.

Doğal Hayatı Koruma Derneği’nin yayınladığı, ‘Doğadaki Ayak İzleri’ adlı kitap, zararlı temizlik maddelerini gündeme getirdi. Kullandığımız maddelerin sebep olabileceği en büyük tehlikenin ‘toksik zehirlenmeler’ olduğu belirtilen kitapta, cilt ve solunum yolları tahrişleri, alerjiler ve çocuk zehirlenmelerinin son yıllarda arttığına dair bilgiler de bulunuyor.

Böbreklere zarar veriyor

Kitapta, hangi temizlik ürünlerinin hangi rahatsızlıklara yol açtığı ise şöyle anlatılıyor:

Kişisel temizlik ürünleri:

Yutulma ve gözlerle temas sonucunda çocuklarda ciddi zehirlenmelere neden olur.

Çamaşır deterjanları:

Vücudun herhangi bir yerine temas halinde mide bulantısı, baş ağrısı yapabilir.

Cam temizleyicileri:

Solunduğu takdirde akciğerlere, böbreklere ve karaciğere zarar verebilir.

Fırın temizleyicileri:

İçerdiği güçlü kimyasallar nedeniyle direkt temasta göz ve cilt yaralarına, geçici körlüğe, solunduğu takdirde beyin, akciğer ve böbrek rahatsızlıklarına sebep olabilir.

Lavabo açıcıları: Ciddi yanıklar, körlük, astım krizleri ve zehirlenme tehlikesi yaratır.

Uyarı yazıları mutlaka okunmalı

Uzmanlar, temizlik ürünlerinin kişinin sağlığını tehdit etmesinin nedenlerini şöyle açıklıyor: “Bu ürünler, her insanda aynı olumsuz etkileri yapmayabilir.

Bu, temizlik maddesinin içinde kullanılan malzemeye ve kişinin alerjik durumuna bağlı. Mesela çamaşır suyu astım krizine sebep olur ve alerjik etki yapar. Bu maddeler kullanılırken çok dikkatli olunmalı. Mutlaka eldiven takılmalı, fazla solumamalı ve ürünlerin üzerindeki uyarı yazıları okunmalı.”

Ev içerisinde de hava kirliliği olur

Havaların soğuması ve özellikle okulda yüzlerce çocuğun bir arada yaşaması sebebiyle kış aylarında çocuklar daha sık hastalanıyor.

Toplu mekanlarda mikrobun daha çabuk yayıldığına, nezle ve solunum yolu hastalıklarının sık görüldüğüne dikkat çeken uzmanlar aileleri uyarıyor.

Okul döneminde bademcik, faranjit, orta kulak iltihabı görülürken, bu hastalıklardan bazıları bulaşıcı özelliği sebebiyle bütün öğrencileri tehdit edebiliyor. Kapalı mekanlarda toplu olarak yaşayan çocukların hastalıklara karşı direncinin azaldığını söyleyen uzmanlar, yaşanılan kapalı ortamların devamlı havalandırılması gerektiğini ifade ediyor.

Kış döneminde en çok nezle, orta kulak iltihapları, sinüzit, anjin, faranjit, bronşit gibi hastalıkların görüldüğünü söyleyen JFK Hastanesi doktorlarından Yıldıray Ünver, “Özellikle kapalı mekan olan alışveriş merkezlerinde, sinemalarda, okullarda mikrop daha çabuk yayıldığı için olabildiğince toplu ortamlardan uzak kalmak gerekiyor.” dedi.

Ev içi hava kirliliğinin atmosfer kirliliğine denk olduğunu söyleyen Ünver, “Evdeki koşullarda da sık hastalanabilecek bir ortam oluşabiliyor. Evin saten boya ile boyanmış olması, odaların halıflekslerle kaplanmış olması, evde kütüphanelerin olması havalandırmanın sağlıklı şekilde olmasını engelleyebiliyor. Evlerin kış döneminde de sık aralıklarla havalandırılması gerekiyor.” ifadesinde bulunuyor.

 Şampuan mı, sabun mu?
Deterjan ve şampuanların zararlı olduğu; temizlikte, sabun, arap sabunu ve çivitin tercih edilmesi gerektiği bildirildi.


Deterjanların içinde cildi tahriş edici maddeler bulunduğunu vurgulayan Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi KBB Uzmanı Prof. Dr. Fuat Yöndemli, şunları söyledi:

"Günümüzde sabunlu temizliğe rastlamak yok denecek düzeydedir. Sabunların temizlikte kullanılmaması cilt sağlığı açısından büyük bir kayıptır. Son yıllarda özellikle saç temizliğinde ilk sıralarda ve yoğun olarak tercih edilen şampuanların, deterjandan üretildiği çoğu kişi tarafından bilinmemektedir. Kullanılan şampuanlar cilt hastalıklarına yolaçtığı gibi kepeklenme ve saç dökülmelerine de neden olmaktadır. Ayrıca suda yaşayan canlıların yapısına girerek zehirlenmelerine yolaçan deterjanların, insan sağlığını da ne denli tehdit ettiği açıkça ortadadır. Vakit kaybetmeden saf sabunlara dönüş yapılmalıdır.''

Temizlik ürünlerinin zararları Temizlik ürünlerinin zararları hakkinda aciklamalar Temizlik ürünlerinin zararları konusunda bilgiler.

0 yorum

12 Eylül 2015 Cumartesi

Kur'an Işığında Doğru Bildiğimiz Yanlışlar

Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır
SÜLEYMANİYE VAKFI YAYINLARI
Kur'ân'ı anlama metodu diyebileceğimiz tefsir usulünü gözden geçirdik ve gördük ki, muhkem, müteşâbih, mesânî ve nesih gibi temel kavramlar, ilgili âyetlerden uzak bir biçimde tanımlanmışlar. Bu tespit bizim, Kur'ân'ı açıklama usulünü, Kur'ân'dan bulup çıkarmamızı sağladı.

Beyaz bir sayfa açmaya çalıştık. Bu sebeple kitap, baştan sona yeniliklerle doludur. Esas yenilik, her konunun Kur'ân-Sünnet bütünlüğü içinde ele alınmasıdır.



Kitaptaki başlıklardan bazıları;

  • Kur'an'da Dindarlık
  • Cennet'e Kimler Girer
  • Şirkle İman Arasında Kararsızlık
  • Kur'an'daki Meşiet ve İrade Kavramları
  • Ecelin Kısalması
  • Şefaat
  • Cuma Namazı (Türkiye'de Cuma Namazı Kılınır mı?)
  • Kadının Boşanma Hakkı
  • Kadınların Şahitliği
  • Kadınların Dövülmesi
  • Ceza Hukuku Prensipleri
  • Nesih ve Recm Cezası
  • Kur'an'ı Açıklamada Usul 



0 yorum

Doğru Bildiğimiz Yanlışlar - 1

Çin Seddi aydan Görünebilir: Ay üzerindeyseniz pek çok şey görebilirsiniz ama Çin Seddi bunlardan biri değildir. 1938 tarihli "Second Book of Marvels" isimli kitabında Richard Haliburton Çin Seddinin ayndan görülebilen insan yapımı olan tek şey olduğunu iddia etti. Ama Çin Seddi sadece en fazla 10 metre genişliğinde ve çevresi ile aynı renkte ve bu da onu bırakın aydan uydudan izlerken bile çıplak gözle görmeyi imkansız hale getiriyor

Balık yanında yoğurt yenmez: Bilinenin aksine balık tazeyse yoğurtla birlikte yenilmesinde sakınca yok. Zehirlenmenin sebebi yoğurt değil, balığın içinde bulunan 'histamin' proteini. Bu madde yoğurtta da olduğundan, birlikte yenildiğinde vücuttaki 'histamin' miktarı artabiliyor ve alerjik durumu olan kişilerde kızarıklığa ya da kaşıntıya neden olabiliyor. Balığınızın tazeliğine güveniyorsanız, yoğurtla birlikte tüketmenizin hiçbir sakıncası yok

Gökkuşağında yedi renk vardır: Gökkuşağındaki renkler kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, çivit mavisi ve mor olarak bilinir.İşin aslı, gökkuşağında kesintisiz bir renk spektrumu vardır, ancak insanın renk algısı, ortada bir kuşak serisi olduğu yanılgısını yaratır. Kimi gökkuşaklarında ise insan gözünün görebileceği 7'den fazla kuşak bulunur.

Pisa Kulesi yamuk yapılmıştır: İtalyanların bu ünlü çan kulesi aslında dik olarak tasarlanmış. Fakat yapıldığı tarih olan 1173 yılından itibaren temeldeki yumuşak zemin sebebiyle güneye doğru kaymaya başlamış.

Su şeffaftır. Denizlerin mavi olmasının sebebi ise gökyüzünün denize yansımasıdır: 'Su oldukça soluk bir mavi tonundadır. Ancak gökyüzü de denizlerin rengini belirlemede etkilidir.

Kelebeklerin ömrü bir gündür: Bazı ergin kelebeklerin ömrü 1-2 aya kadar varabilir. Ömürlerinde birkaç mevsim yaşayabilenler, kış uykusuna yatabilir veya daha sıcak bölgelere göç edebilir.

Vejeteryanler asla hayvansal ürün tüketmezler: Vejeteryanlık bünyesinde birçok alt grubu barındıran bir tarzdır. Balık ve kümes hayvanları, yumurta ve mandıra ürünlerini tüketen vejeteryanların oluşturduğu gruplar vardır.

Balıkların hafızası birkaç saniyeliktir: Japon balığı en az üç aylık bir hafızaya sahiptir

Amerika ismi Amerigo Vespucci'den almıştır: Amerika ismini İtalyan haritacı ve tüccar Amerigo Vespucci'den değil, Galli ve zengin bir Bristol tüccarı Richard Ameryk'ten gelmektedir. Ameryk, John Cabot'un ikinci transatlantik yolculuğundaki baş sermayedardı. Mayıs 1497'de Cabot, küçük gemisi Matthew'le Labrador'a ulaştı ve Vespucci'den iki yıl önce Amerika toprağına ayak basan ilk Avrupalı oldu.

Devekuşları korkunca kendilerini gizlemek için başlarını kuma gömerler: Anne devekuşları bazen bütün vücutlarını, kanatlarını da açarak toprak üzerine yatırırlar ve yavrularını güneşin kavurucu etkisinden korumaya çalışırlar. Ayrıca devekuşlarının dinlenirken boyun kaslarını rahatlatmak için veya çok sık olmasa da uyurken bazen bu pozisyonu aldıkları biliniyor. Ama kafalarını kuma gömmezler.

Bukalemunlar tehlike hissettikleri anda kamuflaj amacıyla renk değiştirirler: Bukalemunların renk değiştirmesinin sebebi karşı cinsi etkileme veya vücut sıcaklığını ayarlama da olabilir.

Çok şeker yiyen şeker hastası olur: Fazla şeker alımı ile diyabetli olmak arasında herhangi bir ilişki yoktur.

Brezilya'nın başkenti Rio de Janerio'dur: Brezilya'nın başkenti Brasilia'dır.(En büyük şehirleri olan Sao Paulo ve Rio de Janerio ile karıştırılır.)

"Burası Huş'tur, yolu yokuştur.'' türküsündeki Huş, Muş'un bir ilçesidir: Huş; Yemen'in başkenti Sana ile Taiz kentleri arasında bulunan bir Türk Kalesinin ismidir.

Çay- kahve kanser riskini artırır: Son yapılan araştırmalara göre çay ve kahvede bulunan kafein beyin kanserinden koruyor.

C vitamini soğuk algınlığıyla savaşıyor: C vitamini bağışıklık sistemini güçlendirir. Soğuk algınlığını iyileştirmiyor.

Parmak çıtlatmak kireçlenmeye sebep oluyor: Çıkan ses kireçlenmeden değil, eklemler arasındaki hava boşluklarından geliyor.

Cinderella Cam Ayakkabılar Giyiyordu: En eski Fransız versiyonunda Cinderella patoufles en vair yani sincap kürkünden beyaz ayakkabılar giymektedir. 1697'de Fransız yazar Charles Perrault "Cendrillon" adında bu masalın kendine ait bir versiyonunu yazdığında vair kelimesi Fransızca kullanılmamaya başlanmıştı. Öyle görünüyor ki Perrault bunun vair ile aynı şekilde okunan ve cam anlamına gelen verre kelimesi olduğunu düşünmüş. Ama iyilik perisinin sihiri bile bu hatayı o kadar zamanda düzeltememiş.

Fare peyniri sever: Fareler aslında fıstık ezmesi ve kahvaltılık gevrekler gibi şekerli yiyeceklerden hoşlanır. Yani bir bar Snickersı daima bir büyük parça peynire tercih ederler.

Colomb da dünyanın düz olduğuna inanmıştır: Ünlü kaşif Christoph Colomb dünyanın ne kadar büyük olduğunu bilmiyor olabilirdi ama dünyanın ucundan düşme gibi bir endişesi de yoktu.

Newton, altında oturduğu ağaçtan kafasına düşen bir elma sayesinde yerçekimi kanununu geliştirdi: Newton'la bir elma arasında kurulan ilk ilişki, bilim adamının ölümünden 60 yıl sonrasına dayanıyor: "Bir bahçede gezinirken, elmayı ağaçtan düşüren yerçekimi kuvvetinin yerden belli bir uzaklıkla sınırlı olmadığı, bu kuvvetin çok daha büyük olduğu düşüncesi aklına geldi." (John Conduitt)

Einstein matematik dersinde başarısızdı: Bu, hemen herkesin inandığı yanlış bir bilgidir. Kaynağı ise 1935 yılında yayımlanan bir makaleye dayanır. Matematik derslerinde başarısız olan pek çok öğrenci bu hikâyeden cesaret alarak kendileri için de bir umut olduğunu düşünseler de, işin aslı Einstein henüz daha çok küçükken dehasını kanıtlamıştı.

Ispanak insanı güçlendirir - tıpkı Temel Reis gibi: Bu efsane, ıspanağın demir açısından zengin olduğu gerçeğinden ileri gelir. Fakat tam bu noktada bir hata yapılıyor, çünkü aslında ıspanakta sanıldığı kadar çok demir bulunmaz. Bu efsane bir el yazısı hatasından kaynaklanmaktadır. 1870'de bir doktor ondalık işaretini yanlış yere koyduğu için, ıspanağı olduğundan on kat fazla demir içeriyor gibi göstermiş oldu.

Yemek yanında su içilmez: Birçoğumuz yemek yerken su içmenin kilo aldıracağını düşünürüz. Ne kadar susasak da su içmeyi yemekten 1-2 saat sonrasına saklarız veya yemeğe başlamadan içeriz. Kulaktan dolma bu inancın tersine yemek sırasında su içmek kilo aldırmaz, tam tersi iştahı yatıştırmaya yardımcı olur. Yalnızca sindirim sorunu olanlar yemek sırasında su içmemeli.

Alexander Graham Bell telefonu icat etti: Hepimiz Graham Bell'in telefonu icat ettiği ve ilk olarak sekreteri Watson'ı aradığıyla ilgili hikâyeyi duymuşuzdur. Fakat aslında çalışan ilk telefon bundan 15 yıl önce, Alman bir mucit olan Philipp Reis tarafından icat edilmişti. "Reis Telephon" ismini verdiği bu cihazı, ilk olarak 1861'de sunmuştu. Reis Telephon, müzik notalarını oldukça net olarak, ancak insan sesini zayıf bir şekilde iletebiliyordu. İnsan sesinin tel üzerinden ilk iletiminin Reis tarafından üretilen cihazla gerçekleştirildiği su götürmez bir gerçek. Ancak buna rağmen bütün övgüyü Bell alıyor.

İlk otomobil'i Henry Ford icat etmiştir: Her ne kadar aynı zamanlarda Gottlieb Daimler, Wilhelm Maybach, ve Siegfried Marcus gibi birçok Alman mühendis fikirlerini hayata geçirmeye çalışmış olsa da, modern otomobillerin ilk örneğinin Karl Benz tarafından ortaya konduğu bilinmektedir. Otomobilin mucidi olarak sayılan Henry Ford'a bu ünü kazandıran üretim bandını geliştirip, seri üretim teknolojisini başarıyla kullanmasıdır.

Suşi, çiğ balıktır: Suşi çiğ balık demek değildir ve tüm suşilerin içinde de çiğ balık bulunmaz. Japonların çiğ balık için kullandıkları terim "sashimi"dir. Suşi terimi ise yemeğin içindeki pilavın ekşi bir sosla birlikte hazırlanması yöntemine gönderme yapar. Pilavda kullanılan malzemelerin arasında geleneksel olarak çiğ balık kullanılıyor olabilir, ancak bu pilavda aynı zamanda pişirilmiş deniz ürünleri, balık umurtası, yumurta veya çeşitli sebzeler de bulunur. Yosuna sarılmış suşi ve diğer malzemelerden oluşan yemekler ise suşi değil "makizushi" olarak adlandırılır.

Röntgeni bulan Thomas Edison'dur: Edison'un Fluoroskop'unun (röntgen perdesi) tıp alanında bir standart haline geldiği doğru olsa da, bu X-ışını fotoğrafının ilk örneği değil. 22 Aralık 1895 yılında Alman bir fizik profesörü olan Wilhelm Röntgen karısının el kemiklerini bir X-ışını kullanarak fotoğrafik plaka üzerinde gören ilk insan oldu.

İlk teleskopun mucidi Galileo'dur: Çalışır olduğu bilinen en eski teleskoplar 1608 yılında Hans Lippershey imzasını taşıyordu. Buluşun sahibi olduğunu iddia eden isimler arasında Zacharias Janssen, Middelburg'da bulunan spekülatörler ve Alkmaar'lı Jacob Metius da bulunuyor.İlk teleskopların tasarımında konveks objektif merceğiyle birlikte bir de konkav öküler (küçük mercek) bulunuyordu. Galileo bu tasarımı bir yıl sonra, 1609'da kullandı. 1611'de Johannes Kepler bir konveks mercek ve bir konkav öküler ile nasıl daha güçlü bir teleskop yapılabileceğini açıkladı.1655 yılında ise Christiaan Huygens gibi astronomlar kendileri için bileşik mercekler kullanarak oldukça güçlü ancak sıradışı büyüklükte büyük ve kullanışsız Keplerian teleskoplarını inşa edebiliyorlardı.

İlk ampul Thomas Edison tarafından icat edilmiştir: 1802 yılında, Humphry Davy o güne kadar yapılmış en güçlü elektrik pilini yaptı. O yıl içinde ince bir platin tel içinden elektrik akımını geçirerek ilk ampulü elde eden Davy, bu şekilde modern ampulün atası olan bu cihazı geliştirdi. Davy platini seçmişti çünkü en yüksek sıcaklıkta eriyen metallerden biri olduğunu biliyordu.İlk ampul uzun süre dayanmadığı gibi, çok parlak ışık da vermiyordu ancak, 75 yıl sonra Edison'un ilk ticari olarak başarılı olan ampulü 1879'da üretmesinin önündeki zorlu ve engebeli yolun önünü açmıştı.

Uçabilen ilk motorlu araç Wright Kardeşler tarafından icat edildi: Uçak, motor ve ilk kelimeleri bir araya geldiğinde akla ilk olarak Wright Kardeşler geliyor, ancak 17 Aralık 1903'te Kitty Hawk'ta yaptıkları ünlü uçuştan 9 ay önce, Yeni Zelanda'lı Richard Pearse 31 Mart 1903 tarihinde Wright kardeşlerin tasarımından çok daha öte bir tasarımla, çift motor yerine tek motor kullanarak oldukça hafif bir uçağı havalandırmayı başarmıştı.

İnternet'in mucidi Al Gore'dur: Muciti: İnternet'in babası olarak tanınan 4 isim, ARPANet'in yöneticileri Vinton Cerf, Lawrence Roberts, Leonard Kleinrock ve Robert Kahn'dır.Yanlış bilinen mucit: Al Gore (Aslında Al Gore hiç "İnternet'i ben keşfettim" dememiş olsa da sürekli olarak "ABD Kongresi'ne hizmetim sırasında, İnternet'in yaratılışı sürecinde önemli bir yere sahiptim" demiştir) 23 Haziran 1943 doğumlu Vinton Cerf (yukarda fotoğrafta görülen kişi), "İnternet'in babası" olarak tanınıyor. Ulusal Teknoloji Madalyası gibi birçok ödülle onurlandırılan bu isim, üniversite yıllarında Profesör Gerald Estrin gözetiminde Profesör Leonard Kleinrock'un veri paket ağı grubu içinde çalıştı. Bu grup ARPANet'in, yani İnternet'in ilk halinin iki düğümü arasında yer alıyordu. Bu düğüm içinde eşten eşe yönlenen protokolü geliştiren Cerf, UCLA'de iken, o zamanlar ARPANet'in donanım mimarisi üzerinde çalışan Robert E. Kahn ile tanışarak buluşunu geliştirdi. Cerf, 2005 yılının Eylül ayından beri Google'da Başkan Yardımcısı ve Baş İnternet Evanjelisti olarak çalışıyor.

Elektriği Benjamin Franklin Buldu: Benjamin Franklin 1752 senesinde uçurtmasına yıldırım çarpınca elektriği bulmadı. Aslında elektrik o zaman çoktan bilinen bir şeydi. Bunun yerine Franklin yıldırımın elektriksel yapısını kanıtlamaya çalıştı. Fırtına sırasında Franklin ucuna metal bir anahtar bağlanmış ipek bir uçurtma uçuruyordu ve iplerin elektrik akımı ile şarj olduğunu fark etti. Anahtara dokunduğunda havadaki elektrik yüklemesini hissetti yıldırımı değil. Bu da ona yıldırımın elektrik olduğunu kanıtlaması için yeterli bir kanıt vermiş oldu. Eğer uçurtmaya yıldırım çarpsa idi Franklin de büyük ihtimalle Rusya'nın St. Petersburg kentinden Profesör Georg Wilhelm Richman gibi ölmüş olurdu. Bu kişi birkaç ay sonra aynı deneyi yapmaya kalkışmıştı.

Marie Antoinette, Fransızlara "Ekmek Bulamazlarsa Pasta Yesinler" demiştir: 1766 senesinde Jen Jacqoues Rosseau "İtiraflar" ını yazıyordu ve Fransa Kraliçesi 16. Louis'in karısı Marie Antoinette ile karıştırılan büyük bir prensesin bu ünlü lafına atıfta bulunuyordu. Ama bu kişi Marie Antoinette olamadı çünkü 1766 senesinde o sadece 11 yaşındaydı. Tarihçiler Rousseau'nun bahsettiği büyük prensesin 16. Louis ve Marie Antoinette'den 75 sene önce krallık yapan 14. Louis'in karısı Marie Thérèse olduğuna inanırlar.

Roma'yı Neron yakmıştır: Tarihçiler yangının Neron'un politik rakipleri tarafından çıkarıldığını ve daha sonra suçu onu üzerine attıklarını düşünmektedir. Aslında Neron bir kahraman sayılırdı, yangını söndürmeye çalışmış, evsiz kalanlara yiyecek bulmuş ve şehrin yeniden tasarlanması için sağlamıştı.

Neron Roma Yanarken Keman Çalıyordu: Efsaneye göre M.S 64'de deli imparator Neron, sarayını ateşe verir ve daha sonra Maecenas Kulesinin tepesine çıkıp kemanını çalmaya başlar, arya söyler ve Roma'nın yanışını izler. Ama o zamanın tarihçilerinden Tacitus'a göre yangın çıktığında Neron şehrin 50 km dışındaki Antium'daki villasındaydı.

0 yorum

11 Eylül 2015 Cuma

ERSAĞ ÜRÜNLERİNE ZAM GELDİ - EYLÜL 2015 FİYAT LİSTESİ

1 Eylül 2015'den geçerli olmak üzere Ersağ ürünlerine zam geldi. İşte yeni fiyatlar:

KOD ÜRÜNLER GRAMAJ ÜYE SATIŞ
TEMİZLİK GRUBU
101 BEYAZ ÇAMAŞIR YIKAMA TOZU 1000 G 30
102 RENKLİ ÇAMAŞIR YIKAMA TOZU 1000 G 30
111 YAKA SPREYİ 250 ML 18
117 ÇAMAŞIR AKTİF 1000 G 17,5
137 TÜL-PERDE 1000 G 30,5
182 BULAŞIK MAKİNASI TEMİZLEYİCİSİ 500 ML 32,5
108 BULAŞIK PARLATICISI 500 ML 17,5
118 BULAŞIK SIVISI 1000 ML 22
229 BULAŞIKMATİK JEL 1000 ML 37,5
168 BULAŞIK SIVISI (APARATLI) 1000 ML 25
236 ELMA KOKULU BULAŞIK SIVISI 1000 ML 22
104 DAMLA KONSANTRE 500 ML 27,5
161 DAMLA KONSANTRE 1000 ML 45
212 DAMLA KONSANTRE (APARATLI) 1000 ML 48
105 GENEL TEMİZLİK 1000 ML 20
106 HALI ŞAMPUANU 1000 ML 22
123 HALI MATİK 1000 ML 23
107 BANYO-WC TEMİZLEYİCİ 1000 ML 22
115 BANYO-WC TEMİZLEYİCİ (APARATLI) 1000 ML 25
228 BANYO WC (BAHAR KOKULU) 1000 ML 22
114 ÖZEL YAĞ ÇÖZ 1000 ML 23
113 ÖZEL YAĞ ÇÖZ (APARATLI) 1000 ML 25
109 MOBİLYA TEMİZLEYİCİ 500 ML 18
110 ARAÇ TEMİZLEYİCİ 250 ML 18
152 DERİ TEMİZLEME 500 ML 23
189 ÜTÜ SPREYİ 500 ML 20,5
126 EL-VÜCUT KÖPÜĞÜ (APARATLI) 1000 ML 30,5
127 EL-VÜCUT KÖPÜĞÜ 1000 ML 26
119 SIVI EL SABUNU 1000 ML 22
116 SIVI EL SABUNU (APARATLI) 1000 ML
120 KREMLİ ŞAMPUAN 1000 ML 32,5
196 KREMLİ ŞAMPUAN 300 ML 15,5
245 KREMLİ ŞAMPUAN (APARATLI ) 1000 ML 37,5
121 KREMSİZ ŞAMPUAN 1000 ML 32,5
197 KREMSİZ ŞAMPUAN 300 ML 15,5
246 KREMSİZ ŞAMPUAN (APARATLI ) 1000 ML 37,5
157 BİO-ŞAMPUAN 1000 ML 60
198 BİO-ŞAMPUAN 300 ML 30,5
247 BİO ŞAMPUAN (APARATLI) 1000 ML 65
163 BEBEK ŞAMPUANI 300 ML 24,5
206 ARGAN YAĞLI NEMLENDİRİCİ LOSYON 100 ML 57,5
208 ARGAN YAĞLI ŞAMPUAN 1000 ML 46
222 ARGAN YAĞLI ŞAMPUAN 300 ML 24,5
209 ARGAN YAĞLI DUŞ JELİ 1000 ML 33,5
243 ARGAN YAĞLI DUŞ JELİ (APARATLI ) 1000 ML 38,5
248 ARGAN YAĞLI ŞAMPUAN (APARATLI ) 1000 ML 51,5
184 FORMA SOKUCU&ŞEKİLLENDİRİCİ DUŞ JELİ 1000 ML 34,5
244 FORMA SOKUCU ŞEKİLLENDİRİCİ DUŞ JELİ (APARATLI ) 1000 ML 40
124 DUŞ JELİ (LEYLAK) 1000 ML 23
242 DUŞ JELİ (LEYLAK) (APARATLI ) 1000 ML 28,5
125 DUŞ JELİ 1000 ML 23
241 DUŞ JELİ (APARATLI ) 1000 ML 28,5
232 MIKROFIBER TEMİZLİK BEZİ 22
240 PROPOLİSLİ ŞAMPUAN (NORMAL-KURU SAÇLAR) 1000 ML 52
249 PROPOLİSLİ (NORMAL-KURU) (APARATLI ) 1000 ML 57,5
239 PROPOLİSLİ ŞAMPUAN (NORMAL-YAĞLI SAÇLAR) 1000 ML 52
250 PROPOLİSLİ (NORMAL-YAĞLI) (APARATLI ) 1000 ML 57,5
505 SEYAHAT ÇANTASI 1 ADET 46
138 VÜCUT LOSYONU 200 ML 23
139 EL LOSYONU 200 ML 24,5
225 EL LOSYONU 100 ML 16
103 EL TEMİZLEME JELİ 200 ML 11,25
233 EL TEMİZLEME JELİ 100 ML 9,5
215 SAÇ BAKIM YAĞI 100 ML 29
199 SAÇ KREMİ 200 ML 18,5
140 ANTİAKNE SİVİLCE LOSYONU 200 ML 39,5
141 GÜNDÜZ BAKIM LOSYONU 100 ML 46
142 GECE BAKIM LOSYONU 100 ML 46
143 SELÜLİT BAKIM LOSYONU 200 ML 56
112 CLEAN BALL MASAJ KREMİ 200 ML 46
224 CLEAN BALL MASAJ KREMİ 100 ML 30,5
145 SAÇ JÖLESİ (ISLAK GÖRÜNÜM VEREN) 200 ML 17
147 SAÇ JÖLESİ (NORMAL) 200 ML 17
158 SAÇ BAKIM TONİĞİ 200 ML 69
159 TÜY AZALTICI LOSYON 200 ML 46
164 YÜZ TEMİZLEME SÜTÜ 200 ML 29
165 YÜZ TONİĞİ (KURU CİLTLER İÇİN) 200 ML 29
166 YÜZ TONİĞİ (NORMAL&YAĞLI CİLTLER İÇİN) 200 ML 29
205 50 FAKTÖRLÜ GÜNEŞ KREMİ 200 ML 72
206 ARGAN YAĞLI NEMLENDİRİCİ LOSYON 100 ML 57,5
238 GÜNEŞ YAĞI 200 ML 50,5
167 AYAK BAKIM KREMİ 200 ML 34,5
169 AYAK BAKIM SPREYİ 125 ML 24,5
183 FORMA SOKUCU&ŞEKİLLENDİRİCİ VÜCUT JELİ 300 ML 80,5
185 RENK AÇICI KREM 100 ML 115
186 BEBEK YAĞI 200 ML 29
187 TERMAL ÇAMUR 200 ML 33
188 DİŞ MACUNU 100 ML 20,5
204 ÇİLEKLİ DİŞ MACUNU 75 ML 20,5
207 ISLAK HAVLU 1 PAKET 11,5
227 CEP MENDİL 1 PAKET 3
226 YÜZ TEMİZLEME JELİ 200 ML 30,5
231 OLGUN CİLTLER İÇİN KREM 100 ML 86,5
230 GÖZ ÇEVRESİ BAKIM LOSYONU 15 ML 57,5
237 VÜCUT BAKIM KREMİ 200 ML 24,5
234 DUDAK NEMLENDİRİCİSİ 5 ML 14,5
PARFÜM VE SPREY GRUBU
1001 POYRAZ BAY PARFÜM 100 cc 57,5
1002 KUZEY BAY PARFÜM 100 cc 57,5
1003 RÜZGAR BAY PARFÜM 100 cc 57,5
1004 BORA ERKEK PARFÜM (ALKOLSÜZ) 100 cc 90
1005 LODOS ERKEK PARFÜM 100 cc 57,5
1006 AYAZ ERKEK PARFÜM 100 cc 57,5
1007 OKYANUS ERKEK PARFÜM 100 cc 57,7
5001 KRİZANTEM BAYAN PARFÜM 50 cc 46
5002 FREZYA BAYAN PARFÜM 50 cc 46
5003 LİLYUM BAYAN PARFÜM 50 cc 46
5004 GARDENYA BAYAN PARFÜM 50 cc 46
5006 REYYA BAYAN PARFÜM 50 cc 46
5005 AÇELYA BAYAN PARFÜM (ALKOLSÜZ) 50 cc 80
5007 LAVİNYA BAYAN PARFÜM 50 cc 46
135 ODA SPREYİ (ANTİ SİGARA) 500 ML 18,5
136 ODA SPREYİ (BAHAR ESİNTİSİ) 500 ML 18,5
149 ODA SPREYİ (ÖZEL) 500 ML 24,5
156 ROLL ON 50 ML 23
213 BAYAN ROLL-ON 50 ML 23
214 ERKEK ROLL-ON 50 ML 23
GIDA TAKVİYESİ
2003 ERSAĞ REİŞİ MANTARI 106
2009 ERSAĞ ENGİNAR 94
2005 ERSAĞ GİNKGO BİLOBA 110
2004 ERSAĞ GİNSENG 103
2010 ERSAĞ HAYIT EKSTRAKTI 87,5
2007 ERSAĞ KARNIYARIK OTU 103
2008 ERSAĞ SARI KANTARON 69
501 SİPARİŞ FORMU (15'Lİ PAKET) 3
502 ÜRÜN BROŞÜRÜ (10'LU PAKET) 4,5
503 FİYAT LİSTESİ (10'LU PAKET) 2,5
511 KATALOG (1 ADET) 4
507 TESTIR 4
544 POMPA BAŞLIK 1
543 SPREY BAŞLIK 1
508 BOŞ APARAT(250ML) 3
BOŞ APARAT ŞAMPUAN İÇİN (300 ML) 4
EL KÖPÜĞÜ POMPASI 4
EL KÖPÜĞÜ APARATI (500 ML) 7
526 MARKETİNG KİTAPÇIĞI 5,5
555 TANITIM ÇANTASI 60,5
ALKOLSÜZ PARFÜM TESTIR (5cc) 6,5
PARFÜM TESTIR (15cc) 9


0 yorum

3 Eylül 2015 Perşembe

Bulaşık Matik Jel Ve Bulaşık Parlatıcı Satışta




ve jele uyumlu 108 kod numarasıyla Bulaşık Parlatıcı 01 Eylül 2015 tarihi itibariyle satışa sunulmuştur. http://www.ersag.com.tr/Default.asp?mod=product&cat_id=94&product_id=9
0 yorum

Bahar Kokulu Banyo WC Satışta

Temizliği tartışılamayan Banyo WC'nin kokusundan bir çok kullanıcı rahatsızdı. Ama kullanmaktan da vazgeçilemiyordu. Firma sonunda bu rahatsızlığı dikkate alarak Bahar Kokulu Banyo WC'yi 228 ürün kodu ile satışa sundu. http://www.ersag.com.tr/Default.asp?mod=product&cat_id=95&product_id=362
0 yorum

18 Temmuz 2015 Cumartesi

Ersağ Gıda Takviyeleri

Ersağ Gıda Takviyeleride satışa sunulmayan başlandı. Gıda takviyelerine sürekli yeni bir ürün eklenmektedir. Sık sık takip edip ihtiyacınıza göre ürünleri alabilirsiniz.

ERSAĞ REİŞİ MANTARI


Ersağ Reişi Mantarı takviye edici gıda olarak üretilmektedir. Ersağ Reişi Mantarı içeriğinde dolgu ve katkı maddesi bulunmamaktadır. % 40 Polysaccharides içermektedir. Ürünün içeriği, ürün bileşenleri tablosunda yer almaktadır.

Detaylı bilgi için http://www.ersag.com.tr/Default.asp?mod=product&cat_id=107&product_id=347

ERSAĞ GİNKGO BİLOBA


Ersağ Ginkgo Biloba takviye edici gıda olarak üretilmektedir. Ersağ Ginkgo Biloba içeriğinde dolgu ve katkı maddesi bulunmamaktadır.  % 24 gingkoflavoglycosides içermektedir. Ürünün içeriği, ürün bileşenleri tablosunda yer almaktadır.

Detaylı bilgi için http://www.ersag.com.tr/Default.asp?mod=product&cat_id=107&product_id=345

ERSAĞ GİNSENG

Ersağ Ginseng takviye edici gıda olarak üretilmektedir. Ersağ Ginseng içeriğinde dolgu ve katkı maddesi bulunmamaktadır. % 80 ginsenoside içermektedir. Ürünün içeriği, ürün bileşenleri tablosunda yer almaktadır.

Detaylı bilgi için http://www.ersag.com.tr/Default.asp?mod=product&cat_id=107&product_id=348

ERSAĞ KARNIYARIK OTU


Ersağ Karnıyarık Otu takviye edici gıda olarak üretilmektedir. Ersağ Karnıyarık Otu içeriğinde dolgu ve katkı maddesi bulunmamaktadır. Ürünün içeriği, ürün bileşenleri tablosunda yer almaktadır.

Detaylı bilgi için http://www.ersag.com.tr/Default.asp?mod=product&cat_id=107&product_id=350

ERSAĞ SARI KANTARON


Ersağ Sarı Kantoron takviye edici gıda olarak üretilmektedir. Ersağ Sarı kantoron içeriğinde dolgu ve katkı maddesi bulunmamaktadır. Ürünün içeriği, ürün bileşenleri tablosunda yer almaktadır.

Detaylı bilgi için http://www.ersag.com.tr/Default.asp?mod=product&cat_id=107&product_id=351

Ersağ Gıda Takviyeleri Sayfası http://www.ersag.com.tr/Default.asp?mod=cat&cat_id=107
0 yorum

1 Mayıs 2015 Cuma

Yeni ürünümüz 238 kod numarasıyla 30 faktörlü Güneş Yağı

Özellikleri  :  Jojoba ve susam yağları ile zenginleştirilmiş, besleyici ve nemlendirici formülü ile cildin nem oranını arttırmaya ve cilde bakım yapmaya yardımcı olur.

Kullanımı : Düzenli olarak güneşeçıkmadan 20-30 dakika önce sürülür. Özellikle yüzdükten ve kurulandıktan sonra tekrar uygulanır.

Fiyatı: 35 TL
0 yorum